Süleymaniye Kürsüsünden [Mehmet Akif Ersoy]

Vikipedi’den alınan ön yazı

Süleymaniye Kürsüsü’nde,Mehmet Akif Ersoy’un şiir külliyatıSafahat’ın tek bir uzun manzumeden oluşan ikinci kitabının ve bu kitapta yer alan uzun manzumenin adıdır. Eser, ilk defa 1912’deSebilürreşad’da dokuz bölüm halinde tefrika edilmiş; aynı yılın Eylül ayında kitap olarak basılmıştır.

Eser, 1002 mısradan ibarettir. Safahat’ın 1950’de yapılan üçüncü baskısından itibaren, bu uzun şiire 24 ara başlık konmuştur[1]. Mehmet Akif, eseri “kardeşim” dediği arkadaşıFatin Hoca’ya (Gökmen) ithaf etmiştir[2].

Doğu İslam âlemine bir seyahat ederken bir yolcu olarakİstanbul‘a da uğrayıp çeşitli camilerde vaazler veren ve şairin dostu olanAbdürreşid İbrahim‘in ağzından yazılan eser, yaşadığı dönemi ayrıntıları ile anlatan bir manzum romana benzetilir[1]. Şiir, şairinHaliç’tenSüleymaniye Camii’ne doğru yolculuğunda gördüğü manzaraların ve Süleymaniye Camii’nin dış ve iç mekanların şiirsel bir dil ile tasviriyle başlar. Ardından, dostunun ağzından dönemin Osmanlı toplumu ve diğer İslam diyarlarının o dönemdeki dini, sosyal ve siyasal durumlarından bahseder[3]. Abdürreşid İbrahim’in “Âlem-i İslâm” ve “Japonya’da İntişâr-ı İslamiyet” adlı eserleri, Mehmet Akif’in bu eserine ilham olmuştur[3].

Eserde caminin tasvirinden sonra vaizin ağzından İstanbul’un askeri, siyasi, bilimsel açıdan durumu (geri kalmışlığı);Rusya ile ilgili izlenimler, oradaki Türk ve Müslümanlara uygulanan baskılar, bu baskıların medeni Avrupa tarafından görülmemesi; Orta Asya veTürkistan’ın genel durumu;Çin’deki Müslümanlar’a dair izlenimler, bu memlekette Müslümanların içinde bulunduğu kötü durum ve Osmanlı’ya duydukları sevgi;Japonya’ya ilişkin olumlu izlenimler;Hindistan izlenimleri; seyahatinin sonunda İstanbul’a gelen vaizinII. Meşrutiyet sonrasndaki İstanbul’a dair izlenimleri ve hayalkırıklığı anlatılmaktadır[3].

1. (a b) Ali Değirmenci, ‘Süleymaniye Kürsüsünde’ki Mehmet Akif, Haksoz Dergisi, Sayı 204, Mart 2008

2. Zakir Avşar, Siyasal İletişim Bağlamında Bir Biyografi Çalışması: Mehmet Akif Ersoy, Sayı :30 Bahar 2010

3. (a b c) Namık Kemal Karabiber, Süleymaniye Kürsüsündeki Vaiz: Abdürreşid İbrahim (1857/1944), Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Merkezi 1. Mehmet Akif Ersoy Sempozyumu, 2009 Erişim tarihi:21.06.2011

Süleymaniye Kürsüsünden
Bir de İstanbul’a geldim ki: bütün çarşı, pazar
Naradan çalkanıyor, öyle ya… Hürriyet var!

Galeyan geldi mi, mantık savuşurmuş… doğru:
Vardı aklından o gün her kimi gördümse zoru.

Kimse farkında değil, anlaşılan, yaptığının;
Kafalar tütsülü hülya ile, gözler kızgın;

Sanki zincirdekiler hep boşanır zincirden,
Yıkıvermiş de tımarhaneyi çıkmış birden!

Zurnalar şehr ahalisini takmış peşine;
Yedisinden tutarak ta dayanın yetmişine!

Eli bayraklı alaylar yürüyor dört keçeli,
En ağır başlısının bir zili eksik, belli!

Ötüyor her taşın üstünde birer dilli düdük.
Dinliyor kaplamış etrafını yüzlerce hödük!

Kim ne söylerse, hemen el vurup alkışlayacak
-Yaşasın
-Kim yaşasın?
-Ömrü olan.
Şak! Şak! Şak!

Ne devairde hükümet, ne ahalide bir iş!
Ne sanayi, ne maarif, ne alış var, ne veriş.

Çamlıbel sanki şehir, zabıta yok, rabıta yok;
Aksa kan sel gibi, dindirecek vasıta yok.

‘Zevk-i hürriyeti onlar daha çok anlamalı’
Diye mekteblilerin mektebi tekmil kapalı!

İlmi tazyik ile ta’lim, o da istibdad
Haydi öyleyse çocuklar, ebediyyen azad.

Nutka gelmiş öte dursun hocalar bir yandan…
Sahneden sahneye koşmakta bütün şakirdan.

Kör çıban neşterin altında nasıl patlarsa,
Hep ağızlar deşilip, kimde ne cevher varsa,

Saçıyor ortaya, ister temiz, ister kirli;
Kalmıyor kimseciğin muzmeri artık gizli.

Dalkavuk devri değil, eski kasaid yerine
Üdebanız ana-avrat sövüyor birbirine.

Türlü adlarla çıkan namütenahi gazete,
Ayrılık tohumunu bol bol atıyor memlekete.

İt yetiştirmek için toprağı gayet münbit
Bularak fuhş ekiyor salma gezen bir sürü it

Yürüyor dine beş on maskara, alkışlanıyor,
Nesl-i hazır bunu hürriyet-i vicdan sanıyor.

Kadın erkek koşuyor borc ederek Avrupa’ya…
Sapa düşmekte bizim şıklara, zannım Asya.

Hakka tevfiz ile üç dane yetişmiş kızını,
Taşıyanlar bile varmış, buradan baldızını…

Analık ilmi için Paris’e, yüksünmeyerek…
Yük ağır, ecri de nisbetle azim olsa gerek.

Mehmet Akif Ersoy

Kaynakça: http://www.antoloji.com/suleymaniye-kursusunden-siiri/

                http://tr.wikipedia.org/wiki/S%C3%BCleymaniye_K%C3%BCrs%C3%BCs%C3%BCnde

                http://uam.mehmetakif.edu.tr/mehmetakif/files/sem/12.pdf

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *